14 Temmuz 2009 Salı

Medya Okuryazarlığı

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kemal İnal'ın verdiği “medya okuryazarlığı” konulu seminer, medya mensuplarının öğrenmesi gereken pek çok bilgiyi içeriyor. Yararlı olması dileğiyle…

Medya ya da kitle iletişim araçları günümüzde hemen her alandadır. Eğitimde, ekonomide, siyasettedir. Medyasız gün geçmiyor, günlük hayatın birçok ilişkisi medyaya göre, hatta medyada yeniden kuruluyor ya da düzenleniyor. Herkes medyadan bahsediyor. Her anımızda medya bizlerle iç içedir. Bu nedenle bir medya çağında yaşadığımız söylenebilir çünkü devir enformasyon (malumat) ya da bilgi devridir ve medyanın bizi bilgilendirdiğine kuşku yoktur.
Yazı, bilgi, ses ve görüntü; bunlar her gün, her an ve her yerde defalarca maruz kaldığımız kitle iletişim araçlarının bize olan yansımalarıdır. Kitle iletişim araçlarından bazıları (radyo, TV, bilgisayar, kitap, gazete, dergi, kamera, CD, kaset, video, fotoğraf makinesi, telefon) artık evlerimizin başköşelerinde yer almıştır. Bunlar, evimizin demirbaşları olmuş gibidir. Ama bu kitle iletişim araçları diğer ev eşyaları gibi değildir TV’yi koltukla, radyoyu halıyla, bilgisayarı düdüklü tencereyle, telefonu yorganla aynı kefeye koymayız. Neden? Çünkü kitle iletişim araçları hayatımızı çok yönlü etkiler, hatta biçimlendirir. Medya bize yeni değerler, alışkanlıklar ve ideolojiler aktarır ya da kazandırır. Medyadan etkilenmeyen, medyasız yapabileceğini iddia eden ve medyaya hayatında hiç yer vermeyen birini bulmak neredeyse mümkün değildir. Hele küreselleşen dünyada medyanın ve medya şirketlerinin de küreselleştiği düşünülürse, hiç mümkün değildir.
Bu etkiye rağmen medya, bizim belki de en çok sorun yaşadığımız kurumdur. Bu nedenle kişi, okuduğu veya bir başkasından dinlediği her şeye nasıl kayıtsız şartsız inanmıyorsa, medyaya da aynı şekilde sorgulayıcı tavırla yaklaşabilmektedir, yaklaşmalıdır da. Sözlerle söylenmeyen, görüntüyle gösterilmeyen, yazıyla yazılmayanların olabileceğinin, her şeyden önce medyanın da bir ideolojisi ve dünya görüşü olduğunun farkına varılmalıdır. Zaten varan epey de bir izler-kitle söz konusu. Her istediğini gösteren/anlatan/yazan/çizen özgür bir medyanın doğru okunması, toplumun ilerlemesini ve gelişimini sağlayacak unsurların belki de en önemlisidir. İşte medya okuryazarlığı, bireyin bu yönde gelişimi üzerinde önemli rol oynayan bir kavramdır.
Medya kültürünün kendisi güçlü bir pedagoji biçimi olduğu ve etkiye en açık dönemlerini yaşayan ilköğretim çağındaki çocukların ve gençlerin de bir medya kültürü içerisinde yetiştikleri düşünüldüğünde, eleştirel medya okuryazarlığı kazanma yetisiyle yetiştirilecek genç beyinlerin, toplumun ileriki dönemlerine katacağı faydalar yadsınamaz. Medya metinlerinin hangi şartlar altında üretildiği ve yine bunun dağıtım sürecinin nasıl işlediğini bilen bireyler, okumaları ve analizlerini de buna uygun olarak yapabileceklerdir.
Eğitim ve Medya İlişkisi
Medya Okuryazarlığı, iletişim bilimi ile eğitimin (pedagojinin) kesiştiği noktada yer alır. Bu nedenle eğitim ve medya ilişkisine bakmak gerekir.
Eğitim ve medya ilişkisinde iki yaklaşım vardır:
1-Medyanın eğitimde yardımcı bir araç olarak kullanılması: Gazete ve dergilerde çıkan yazılardan, radyo ve televizyonlarda yapılan konuşmalardan ve yayımlanan programlardan ilk ve orta öğretimde genel kültür dallarında ve özellikle sosyal derslerde (Tarih, Coğrafya, Yurttaşlık Bilgisi, Türkçe ve Sosyoloji) yararlanılmasıdır. Bu bağlamda medya ürünleri tamamlayıcı nitelikte eğitime katkıda bulunmaktadırlar.
2-Medyanın masaya yatırılarak incelenmesi: Bu yaklaşımda haber kaynakları araştırılmakta, çeşitli kaynaklardan gelen haberler birbirleriyle karşılaştırılmakta, haberi ve programı oluşturan mekanizmalar araştırılmakta, bunlara yön veren eğilimler ya da çıkarlar saptanmakta ve öğrencilerin eleştirel bir bakış kazanmasına çalışılmaktadır (Topuz, 2006:2).
Bu çerçevede Medya Okuryazarlığına önceleri Medya Eğitimi deniliyordu. Uluslararası Sinema ve TV Konseyi 1979’da düzenlediği bir toplantıda medya eğitimini şöyle tanımlamıştır: “Medya eğitiminin amacı tarihte ve her alanda medyanın toplumdaki yerini, sosyal etkilerini araştırmak ve değerlendirmektir” (Topuz, 2006:2). Bu çerçevede medyanın nasıl çalıştığı, mesajları nasıl oluşturduğu, nasıl dağıldığı incelenecek ve öğrencilere anlatılacaktır. Öğrenci gerçek dünya ile medyanın gösterdiği dünya arasındaki farkları görmeye alışacaktır.
O halde medya ile eğitim arasındaki ilişki, medya kurumuna dair bilgi ve bilincin eğitsel (pedagojik) yöntem ve tekniklerle verilmesidir. Ya da medyanın, eğitim yardımıyla daha derinden ve doğru bir şekilde anlaşılmasıdır.
Medya Okuryazarlığının kısa tarihçesi
İnceoğlu (2006:4), medya okuryazarlığının tarihçesinin başlangıcını şöyle açıklar:
“1930’ların ve 1940’ların başlarında Kuzey Amerika’da yapılan kitle iletişim araçları çalışmaları Kanadalı araştırmacı Harold Lasswell’in ortaya attığı hipodermik iğne teorisinin egemenliği altında sürdürülüyordu. Bu teoriye göre insanlar, medyanın sürekli bir biçimde enjekte ettiği savunmasız bireyler olarak görülüyordu. Daha sonraları etki araştırmalarından farklı olarak ilgi, “medya takipçileri” olarak nitelenen hedef kitle üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı bağlamında kitle iletişim araçlarının insanlara ne yaptığı değil, bireylerin medyaya ne yaptığı, medyayı hangi amaçlar için kullandığı araştırılmaya başlandı. Medya okuryazarlığı da bu yaklaşım ile aynı paralellikte bir ilişki içinde yer aldı. Mademki, medya çocuklar ve gençler için etkili ve kötü bir silah olarak kabul edilmekteydi, o zaman medya okuryazarlığı onları medyanın kötü etkilerinden korumalıydı.”
1930’larda Medya Okuryazarlığı, medyanın manipülatif doğasına karşı savaş verilen medya karşıtı bir eğitimdir. Medya okuryazarlığı Batı’da (Kanada, İskoçya, Avustralya, ABD ve sonra bazı Avrupa ülkelerinde) önce sivil bir toplumsal hareket olarak başlamış ve hemen ardından da resmi yönetimlerin kabulüyle ilkokulların müfredatlarında zorunlu ya da seçmeli bir ders olarak yer almıştır. Dolayısıyla, başından itibaren medya okuryazarlığı, medyanın olumsuz etkilerine karşı bir eğitimin, özellikle çocukların eğitilmesinin gereği üzerinden şekillenmiştir.1
Aslında 1970’li yıllarda medya, eğitimin bir parçası olarak kullanılmış, buna göre sınıfta gazete ve dergi okunmuş, topluca TV ve sinema izlenmiş, okul radyosu yayını yapılmış, okul duvar gazetesi çıkartılmıştır. Dolayısıyla, bu yıllarda kitle iletişim araçları doğrudan bir eğitim aracı olarak öğretmen gibi eğiticilere, müfredat ve ders kitabı gibi materyallere yardımcı olmuştur. Ancak, 1980’li yılların sonlarından itibaren tüm kurumlar gibi medyayı da belirleyen küreselleşme ile birlikte bu kez medyanın öğretim aracı olarak kullanılmasının yanı sıra medyanın olumsuz etkilerinden korunma ihtiyacı belirmiştir. Yurttaşları ve özellikle çocukları medyanın olumsuz etkilerine karşı korumak, yurttaşları medya konusunda bilgilendirme ve bilinçlendirme gereğini duyurmuş; klasik kitle iletişim araçlarının yanı sıra bilgisayar, internet gibi elektronik kitle iletişimi araçlarının ortaya çıkması, yeni iletişim becerileri kazanmayı gerektirmiştir. Ancak önemli olan bu becerilere sahip olmak değil, bunları uygulamaktır. Bu bağlamda okuryazarlık vurgusu, “medyaya erişimin, değerlendirme ve eleştiri yapabilecek donanıma sahip olmak, iletileri yalnızca alma becerisiyle yetinmeyerek, yeni iletiler oluşturabilmek ve dile getirebilmek gibi etkin katılım da içerir” (Türkoğlu, 2007:95).
Medya Okuryazarlığı nedir?
Medya okuryazarlığından önce medya eğitimi (media education) kavramı kullanılmış, medya eğitimi, ortaokullarda çocukların medyayı anlamaları ve medyadan haz almalarını sağlama amacını gütmüştür. Televizyon, sinema, video, radyo, fotoğraf, popüler müzik, basılı materyaller, kitaplar, karikatürler, dergiler, basın ve bilgisayar başta olmak üzere medya ya da kitle iletişim araçlarının eğitimiyle hitap edilen konular şunlar olmuştur: Medya metinleri nasıl işlemektedir? Bu metinler anlamı nasıl üretmektedir? Medya kurumları ve endüstrileri nasıl örgütlenmektedir? Medyanın izler-kitlesi medya ürünleri, teknolojileri ve kurumlarını nasıl anlamlandırmaktadır? Bu sorular çerçevesinde medya eğitimi, medya yapıntılarının (artefacts) analizi ve üretimiyle çocukların eleştirel ve yaratıcı güçlerini sistematik biçimde geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu, medyanın sağladığı haz ve eğlencenin anlaşılmasını derinleştirecektir. Medya eğitimi, medya ürünlerinin daha da fazlalaşması ve çeşitlenmesini talep edecek ve buna katkıda bulunacak oldukça etkin ve eleştirel medya kullanıcıları oluşturmayı amaçlamaktadır (Bowker, 1991:1-2).
Medya eğitimi kavramı, daha çok okul eğitimi içindeki çocukların medya karşısındaki bilgilenme ve bilinçlenmelerini odak almaktayken daha sonra hedef kitle genişletilince medya eğitimi yerine medya okuryazarlığı kavramı kullanılmaya başlanmıştır. Okuryazarlık, eğitim kavramından daha geniş bir içerik taşıyordu ve okuryazarlık ile daha geniş kitle ya da toplumsal kesimleri konuya dahil etmek mümkün olmuştur çünkü okuryazarlıkta sadece sınırlı matbu eğitim malzemelerinden ziyade yazılı/basılı/görsel simgeleri etkin, verimli, doğru ve yeterli bir şekilde anlama, kullanma ve yönlendirme yeteneği söz konusudur. Dolayısıyla medya okuryazarlığı tanımlarında geniş bir bağlam doğmuştur.
Medya Okuryazarlığı, genel olarak yazılı olan ve olmayan, alabildiğine çeşitlilik içeren çok farklı formatlardaki kitle iletişim araçlarının yaydığı mesajlara ulaşma, bunları çözümleme, değerlendirme ve iletme yeteneği kazanabilmek olarak tanımlanmaktadır. O halde Medya Okuryazarlığı, izler-kitlenin medyayı bilinçli biçimde kullanmasını ve çözümlemesini sağlamaya katkıda bulunmaktadır. Medya okuryazarlığı ile izler-kitlenin yaşadığı hayata daha etkin biçimde katılımının olanakları yaratılmaktadır. Fakat medya okuryazarlığı izler-kitleye sadece medyayı çözümleme ve değerlendirme yeteneği kazandırmakla kalmamakta, fakat aynı zamanda izler-kitlenin kendi, eğer mümkünse alternatif medyasını, iletilerini oluşturabilme imkanı da sağlamaktadır. Bu açıdan “medya iletilerini doğru algılayabilecek donanıma sahip olma ve zamanla iletiler üretebilme yeteneği kazanmak” (RTÜK, Medya Okuryazarlığı Projesi) önemli hale gelmektedir. Bu süreçte medyanın gerek içeriği gerekse biçimine ilişkin bağlantıların ortaya çıkarılması, medya okuryazarlığı kavramının tanımı açısından son derece anlamlıdır. Türkoğlu’nun tanımı bu anlamı şöyle vurgulamaktadır: “Medya okuryazarlığı programları, medyadaki her şeyin kurmaca olduğu, gerçekliği medyanın oluşturduğu, medyanın ticari, toplumsal ve siyasal bağlantılarının varlığı, medya iletilerinin ideolojik olduğu, medyada biçim ve içeriğin yakından ilişkili olduğu, her aracın kendine has bir estetik formu olduğu yolunda uyarılarda bulunur” (Türkoğlu, 2007:95-96).
Medya okuryazarlığı aslında genel bir başlıktır ve konuyla ilgili çok değişik adlandırmalar söz konusudur. Bunlar şöyle sıralanabilir:
-Information Literacy: Bilgi Okuryazarlığı
-Digital Literacy: Sayısal Okuryazarlık
-Computer Literacy: Bilgisayar Okuryazarlığı
-Information Technology Literacy: Bilgi Teknolojisi Okuryazarlığı
-Electronic Literacy: Elektronik Okuryazarlık
-Electronic Information Literacy: Elektronik Bilgi Okuryazarlığı
Medya okuryazarlığının temel ilkeleri
Türkoğlu, medya okuryazarlığının temel ilkelerini şöyle saptamıştır:
1-Medya kurgusaldır: Hiçbir kitle iletişim aracı, dışsal gerçeği olduğu gibi, doğru, eksiksiz yansıtamaz. Bir gerçekliğin medyada yer alması, bir dizi karar, değerlendirme ve filtreleme süreciyle gerçekleşir.
2-Medya gerçekliği kurgular: Yaşadığımız ortam hakkındaki bilgi ve değerlendirmelerimiz bu kurgulanmış gerçekler eliyle sağlanır.
3-İzler-kitlenin analiz becerilerinin oluşturulması: İzler-kitle, içinde yer aldığı toplumsal grubun özelliklerine göre medyadan aldığı anlamı içselleştirir ya da çözümler. Medya okuryazarlığı, analiz etme becerilerinin oluşmasına yardımcı olur.
4-Medyanın tecimselliğinin deşifre edilmesi: Medyada mülkiyet ve piyasa ilişkileri belirleyicidir. Medya okuryazarlığı bu bağlantıların farkına varılmasını sağlamayı amaçlar.
5-Medya iletilerinin ideoloji ve değerler üzerine kurulması: Medyanın yayın politikasında benimsediği değerler, toplumun genel kabul gördüğü değerler olarak iletilir.
6- Medyanın siyasal ve toplumsal bağlantılarının olması: Bu bağlantılar gündemimizi oluşturur ve toplumsal değişimi etkiler.
7-Medyada biçim ve içeriğin yakından ilişkili olması: Her aracın kendine özgü anlatımı vardır ve farklı anlatımlar farklı anlamlar yaratır.
8-Her aracın kendine özgü estetik bir formu vardır: Beğeni uyandıran farklı araçların kendilerine özgü etkileme tarzları vardır (Türkoğlu, 2007:96-97).
Medya okuryazarlığının amaçları
Medya Okuryazarlığı, medyanın algı ve inanışları nasıl süzgeçten geçirdiğini, popüler kültürü nasıl biçimlendirdiğini ve kişisel tercihleri nasıl etkilediğini göstermekte kişilere yardımcı olur. Eleştirel düşünme ve sorun çözme yeteneklerini kazandırarak vatandaşların bilgiyi bilinçli tüketme ve üretmesini sağlar.
Amaçlar:
1-Kitle iletişim araçlarının verdiği enformasyon, bilgi ve haberler konusunda kamunun farkındalığını ya da bilinçliliğini sağlamak,
2-Eğitsel, kültürel, politik, sosyal ve ekonomik programlarda medya okuryazarlığının önemini vurgulamak,
3-Her yurttaşın hem formel hem de informel eğitimle medya kullanımı konusunda azami ölçüde bilgi ve beceri sahibi olmaya hakkı olduğu ilkesiyle hareket etmektir.
Kısaca:
1-Medya mesajlarını akıl ya da bilinç süzgecinden geçirmek,
2-Medyanın yapısını ve işleyişini öğrenmek,
3-Kurguyu gerçekten ayırmak,
4-İçeriği bilinçli biçimde değerlendirmek,
5-Medyayı eleştirel olarak izlemektir.
Medya Okuryazarlığının Hedefleri
1-Demokrasi, yurttaşlık bilinci ve siyasal katılımı teşvik etmek: Medya okuryazarlığı, yurttaşların toplumsal düzen içindeki rol ve etkinliklerini daha da artırmak ve demokratikleştirmek için demokratik bilinç ve siyasal katılımı artırmayı hedefler.
2-Irk, sınıf ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığını asgariye indirgemek: Medyada yayınlanan ürünlerde (yazı, film, haber vb.) yer alan ırk, sınıf ve toplumsal cinsiyet (gender) ayrımcılıklarını saptamayı ve bunların ortadan kaldırılmasını hedefler.
3-Uyuşturucu kullanımı ve şiddeti önlemek: Medya okuryazarlığı, özellikle genç ve çocuklar arasında yaygın olan uyuşturucu kullanımı ve şiddeti önlemek için çalışmayı hedefler.
4-Eğitimin düzeyini iyileştirmek: Medya okuryazarlığı, bir ders, öğretim etkinliği olarak öğrencilerin eğitim düzeyini yukarı çekmeyi hedefler.
5-Eleştirel yurttaşlar yetiştirmek: Medya okuryazarlığı edilgen bir vatandaşlıktan ziyade etkin yurttaşlar yetiştirilmesinde eleştirel bireylerin yetiştirilmesini hedefler.
Medya Okuryazarlığının Gerekliliği
Klasik ya da geleneksel anlamda okuryazarlık daha çok okuma ve yazma becerilerini vurgulamıştır. Buna göre bir metni doğru okumak, gramer kurallarına uygun bir metin yazmak, eski okuryazarlık anlayışının dayandığı iki temeldir. Oysa son birkaç on yıldır çok hızlı ilerleyen teknolojik gelişmeler, her yaştan insanın yeniden eğitilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmış ve bu durum eğitim literatüründe yaşam boyu öğrenim gibi kavramlarla karşılanmaya başlamıştır. İnsanların yeni teknolojilerin çok yoğun olarak kullanıldığı medya alanında da yeniden ve sürekli eğitilmesi gereği ortaya çıkmıştır. Ancak sadece elektronik medyanın karmaşık niteliğinden dolayı değil, fakat aynı zamanda medyanın çok çeşitli niteliklerinden (mülkiyet, tekelleşme, ideolojik aygıt olarak kullanılma, yanlış bilgilendirme vb.) dolayı tüm toplumsal kesimlerin bu değişen medyanın yapı ve işlevleri konusunda yeniden eğitilmesini gerektirmiştir.
Çocuk ve gençler açısından ise, örneğin internet nasıl kullanılmalı, web sayfa tasarımı nasıl yapılmalı gibi konularda medya okuryazarı olma gereği kendini çok güçlü biçimde göstermiştir.
Medyada ve zaman zaman da medya sayesinde gündemlerin hızla değişmesi, yeni bilgi, teknik ve teknolojilere de hızlıca uyarlanmayı gerektirmektedir. Dolayısıyla medya okuryazarı olmak, bu hızlı değişimi kavramayı sağlayabilmektedir. Medyaya etkin ve doğru erişmek, medya iletilerini doğru değerlendirmek ve en önemlisi de kendi iletilerini, hatta medyasını oluşturmak, medya okuryazarlığını gerekli kılmaktadır.
Türkiye’de Medya Okuryazarlığı (Eğitimi)
Ülkemizde medya okuryazarlığına ilişkin bırakın eğitimi, konuya ilişkin akademik tartışma ve yayınlar bile çok yenidir. Medya okuryazarlığı ile ilgili Türkiye’de ilk büyük kapsamlı akademik toplantı, 2005 yılında (Marmara Üniversitesi’nde) yapılabilmiştir. Bu toplantıdan sonra konu gerek akademide gerekse medya ve sivil toplum örgütlerinde yoğun biçimde tartışılmaya başlanmış ve nihayet devlet (MEB) konuya olan ilgisini göstermiştir.
MEB (TTKB) ve RTÜK’ün ortak çalışmaları sonucu 2006-2007 öğretim yılında bazı okullarda Medya Okuryazarlığı dersi pilot çalışma olarak başlamış ve ertesi akademik dönemde de bu ders İlköğretim okullarının 6., 7. ve 8. sınıflarına seçmeli ders olarak konulmuştur. Her iki kurumun ortak olarak hazırladığı metinler, ilköğretimde bu dersi veren öğretmenlerin hizmetlerine sunulmuştur.2 Ancak müfredata konulan bu dersle ilgili çok sayıda sorun belirmiştir:
1-Medya Okuryazarlığı dersinin ders kitabı yoktur. Bu da öğretmen ve öğrenciler için önemli bir engel olmuştur.
2-Ders zorunlu değil, seçimliktir. Pek çok öğrenci bu dersi seçmemiştir. Dersin müfredatta kredisinin olmaması, derse yönelik ilgiyi azaltmıştır.
3-Ders, karnede not ile değerlendirilmemesi nedeniyle pek önemsenmemektedir.
4-Ders, öğretmenler tarafından çoğu zaman kuru anlatımla geçirilmektedir.
5-Ders İletişim Fakültesi mezunları yerine, biraz hizmet içi eğitim almış sosyal bilgiler öğretmenleri tarafından verildiği için etkili olamamaktadır.
6-Ders, öğrenciyi bilgilendirici ve bilinçlendirici olmaktan ziyade korumacı ve muhafazakar yaklaşımlıdır.
Öneriler
1-Medya Okuryazarlığı seferberliği: Türkiye’de hemen herkes (buna medya çalışanları ve profesyonelleri de dahil) medya okuryazarı olmalıdır, çünkü başta TV, radyo, bilgisayar, gazete, dergi, telefon, internet olmak üzere birçok kitle iletişim aracı hayatımızda çok önemli bir yer kaplamaktadır.
2-Zorunlu ders: Türkiye’de medya okuryazarlığı seçimlik değil, zorunlu bir ders olmalı ve lise sona kadar okutulmalı, dersi sadece İletişim Fakültesi kökenli pedagojik formasyon almış öğretmenler vermelidir.
3-Üniversitelerde okutulması: Medya Okuryazarlığı pedagojik formasyonla desteklenerek üniversitelerde de okutulmalıdır.
4-Medya Okuryazarlığının desteklenmesi: Medya Okuryazarlığı dersinin desteklenmesine medya ve ilgili kuruluşlar da (gazete cemiyetler, TV kuruluşları vb.) katılmalıdır.
5-Devletin araştırmaları teşvik etmesi: Devlet, Medya Okuryazarlığı ile ilgili araştırmaları, özellikle üniversitelerdeki araştırmaları teşvik etmeli ve desteklemelidir.
6-Eğitici materyaller: Devlet ve özel kuruluşlar, halkın medya okuryazarlığına yönelik eğitici kitap, CD, sinema filmi, TV programları, dergi ve broşürler hazırlamalıdır.
Sonuç
Asıl mesele şudur: Bilinçli bir medya tüketicisi misiniz yoksa değil misiniz? Eğer bilinçli bir medya tüketicisi iseniz, o zaman siz medya okuryazarısınız. Ama medyayı temel biçimde kullanacak ve değerlendirecek bilgi ve bilinç, beceri ve yetenekten yoksunsanız, o zaman medya okuryazarı olmak zorundasınız. Medya okuryazarlığı düzeyimiz ne kadar yüksek olursa, medyada üretilen kurgu ile içinde yaşadığımız gerçekliği birbirinden ayırt etme beceri ve imkanımız o kadar yüksek olur. Kendimizi medyanın manipülasyonu ve yarattığı yabancılaşmadan korumak için medya okuryazarı olmamız şart.
Avrupa Medya Okuryazarlığı Merkezi’ne (European Centre for Media Literacy) göre medya okuryazarlığı ile şunlar amaçlanmalıdır:
-medyanın fikir, bilgi ve haberi bir başkasının bakış açısıyla nakletmek üzere kurulduğunu anlamak,
-duygusal etki oluşturmak için özel tekniklerin kullanıldığını anlamak,
-bu tekniklerin amaçladıkları ve doğurdukları etkilerin ayırdına varmak,
-medyanın bazı kişilerin yararına çalıştığını, bazılarını ise dışladığını anlamak,
-medyadan kimin yararlandığını, kimin, neden dışlandığı sorularını sormak ve cevabını bulmak,
-alternatif bilgi ve eğlence kaynakları aramak,
-medyayı kendi yararı ve zevki için kullanmak,
-edilgen olmak yerine aktif olmak,
-yeni öğrenme kültürü olan dijital okuryazarlığa hazırlanmak.
Özellikle çocuk ve gençlerin medyanın pasif alımlayıcıları olmalarını engellemek için onları kendi medyalarını, hatta alternatif medyalarını oluşturmaya teşvik etmek gerekir. Radyo stüdyosu kurma, fotoğraf çekme, kamera kullanma, haber hazırlama, web sayfası üretme gibi deneyimler, öncelikle çocuk ve gençleri kendi medyalarını üretme konusunda cesaretlendirecektir. Günümüzde medyanın kültür endüstrisi ve ideolojik manipülasyonun bir parçası (kurumu) haline gelmesi, medyadan uzaklaşabilmeyi beraberinde getirebilmektedir. Oysa asıl mesele, uzaklaşma değil, medyanın her türlü olumsuzluğuyla yüzleşebilmektir. Bunu da sağlayacak olan araçlardan biri, medya okuryazarlığıdır.

KAYNAKLAR

Bowker, J. (1991). Secondary Media Education. A Curriculum Statement, London: British Film Institute Education Department.
İnceoğlu, Y. (2006). “Medyayı Doğru Okumak”, Medya Okuryazarlığı, Marmara Üniversitesi tarafından 23-25 Mayıs 2005 tarihlerinde düzenlenen I. Uluslar arası Medya Okuryazarlığı Konferansı Bildirileri.
RTÜK, Medya Okuryazarlığı Projesi , www.rtuk.org.tr
T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu ve T.C. Radyo ve Televizyon Üstkurulu, İlköğretim Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu, Ankara, 2007.
T.C. Radyo ve Televizyon Üstkurulu, İlköğretim Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretmen El Kitabı, Ankara 2007.
Topuz, H. (2006). “Medya Eğitimi: Medya Çözümlemesi” Nurçay Türkoğlu (ed.) Medya Okuryazarlığı, Marmara Üniversitesi tarafından 23-25 Mayıs 2005 tarihlerinde düzenlenen I. Uluslar arası Medya Okuryazarlığı Konferansı Bildirileri.
Türkoğlu, N. (2007). İletişim Bilimlerinden Kültürel Çalışmalara Toplumsal İletişim. Tanımlar, Kavramlar, Tartışmalar, İstanbul: Kalemus Yaynları.
Uyanık, M. (1937). Yeni Okulun Ders Vasıtalarından Gazete, İstanbul: Devlet Basımevi, ikinci baskı Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2007.

Bilgi: Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kemal İnal'ın 3 Mayıs 2008 tarihinde verdiği “medya okuryazarlığı” konulu seminer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.